
İpek Itır Can-Anadolu Üniversitesi Turizm Fakültesi Araştırma Görevlisi
Akıllı destinasyon kavramının, kentsel gelişim stratejisinde şehir altyapısını ve hizmetlerini dönüştürmek için ekonomi, çevre, hareketlilik, yaşam, insan ve yönetişim alanlarında (Chourabi ve ark., 2012) bilgi ve iletişim teknoloji kullanımına dayalı olmasını öngören akıllı şehir kavramından türediği kabul edilmektedir (Xiang, Tussyadiah, & Buhalis, 2015). Akıllı şehir kavramının, akıllı destinasyon kavramından önce gelişmesinin sebebi ise kentsel nüfustaki aşırı artışın yol açtığı problemlere karşı farkındalığın yüksek olmasıyla ve küçük yerleşim merkezlerine nazaran şehirlere yapılabilecek yatırımın daha fazla olmasıyla açıklanabilmektedir.
Bu noktada, bir parantez açarak, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın (2021) destinasyon kavramına yer vermek doğru olacaktır: “Turizmin ekonomik, fiziksel ve sosyal etkilerinin ortaya çıktığı alandır; temel ekonomik faaliyetleri arasında turizmin yer aldığı ülke, bölge ve şehirlerdir.” Buradan hareketle, turizm faaliyetlerinin gerçekleştirildiği ve “akıllı” özelliklere sahip bir şehrin, özünde bir akıllı destinasyon olarak da kabul edilebileceği aşikardır. Öyle ki, dünyadaki akıllı şehirlerin her biri aynı zamanda popüler birer turizm destinasyonu olarak karşımıza çıkmaktadır (Yavuz, 2019). Akıllı destinasyonların literatürde birçok farklı tanımının olduğu görülmektedir.
Dirks ve Keeling’e göre (2008) akıllı destinasyonlar, kıt kaynaklarının kullanımını optimize edebilmek ve faaliyetlerini kontrol edebilmek adına birbirine bağlı bilgileri, bilgi iletişim teknolojileri aracılığıyla, en iyi şekilde kullanabilen destinasyonlarken; Avrupa Parlementosuna göre (2014) kamu sorunlarının çok paydaşlı, belediye ve ortaklık odaklı, bilgi iletişim teknoloji tabanlı uygulamalar aracılığıyla çözülebildiği destinasyonlardır. Dameri ve Rosenthal-Sabroux (2014) tarafından, akıllı destinasyonlar, kamusal değer yaratmak için, sosyal bileşenlerle sinerji içinde, teknolojinin destinasyonlara yerleşik olduğu ortamlar olarak açıklanmaktadır.
Gahr, Rodríguez ve Hernández-Martín’e göre (2014) akıllılık, turistlerin, yerel halkın, turizm işletmelerinin ve hükümetin ihtiyaçlarına teknolojilerin -özellikle bilgi ve iletişim teknolojilerinin- kullanımı ile hızlı ve kişiselleştirilmiş yanıtlar sağlanması ve bir destinasyonun kendi hedeflerine ulaşabilme yeteneğinin geliştirilmesidir. Lopez de Avila’ya göre (2015), erişilebilirliği yüksek, sürdürülebilir gelişimin sağlandığı, turizm aktörlerinin çevreleriyle olan etkileşiminin ve entegrasyonunun kolaylaştırıldığı, güçlü bir teknolojik altyapı üzerine inşa edilmiş yenilikçi turizm destinasyonlarına verilen isimdir. Başka bir tanımda, paydaşlarına sürdürülebilir bir gelecek sağlamak adına dijital, fiziksel ve beşeri sistemleri çevre ile bütünleştirebilen destinasyonlar akıllı olarak tanımlanmaktadır (Akıllı Şehirler Konseyi, 2021).
Tanımlardan hareketle, turizm süreçlerinin üretimini ve gelişimini desteklemek için bilgi iletişim teknolojilerinden faydalanan destinasyonlar şeklinde bir açıklama yapmak mümkündür (Wang, Li, & Li, 2013). Öte yandan, Guo, Liu ve Chai (2014) ve Zhu, Zhang ve Li (2014) tarafından, akıllı destinasyonların turizm aktörlerine değer, zevk ve deneyim yaratmak için mevcut teknolojiyi kullanan destinasyonlar olarak tanımlanabileceği belirtilmiştir. Bu noktada, tanımda yer alan “değer, zevk ve deneyim” kavramlarının üzerinde durmak ve “bir destinasyona değer ve zevk katan, bir destinasyonun deneyim kalitesini artıran unsurlar nelerdir?” sorusunu sormak gerekmektedir. Sürdürülebilir Akıllı Şehirler İnisiyatifi bu kavramların bir destinasyon için karşılığının “ulaşım, enerji, çevre ve toplum” şeklinde sıralanan dört ana başlıktan oluştuğunu belirtmekte (DSEIN, 2021) ve teknolojinin bu dört unsurun sürdürülebilirliği sağlayan, destinasyonu daha “yaşanabilir” hale getiren bir kolaylaştırıcı niteliği taşıdığını vurgulamaktadır.
Bu doğrultuda, akıllı destinasyonların, “ikamet edenleri tembelliğe ve düşünmemeye yönelten bir teknolojik gelişim olmadığı; aksine onları yaşadıkları yerin çeşitli sorunlarının çözümünde daha aktif çalışmaya ve karar verici bir aktör olmaya davet eden bir düşünce ve paylaşım mekanizması olması gerektiği” açıklanmaktadır (İmamoğlu, 2021). Bunu destekler nitelikte, Buhalis ve Amaranggana (2014) turizm destinasyonlarına akıllılık getirmek için paydaşları ortak bir platform üzerinden birbirine bağlamanın önemli olduğunu belirtmişlerdir. Buradan hareketle, bir destinasyonun “akıllı” olarak tanımlanabilmesi için yalnızca teknoloji kullanımının yeterli olmadığını, önemli olanın destinasyonun ulaşım, enerji, çevre ve toplum unsurlarının teknoloji aracılığıyla daha sürdürülebilir ve verimli hale getirilmesi olduğunu ve turizm aktörlerini ortak bir paydada birleştirmek gerektiğini söylemek mümkündür (Chourabi ve ark., 2012).
Akıllı Destinasyonların Boyutları
Akıllı destinasyonlara ilişkin “geleceğe yönelik gelişim gösteren destinasyonlarda ekonomi, ulaşım, yönetim, çevre, insan ve yaşam kalitesi unsurlarına ilişkin faaliyetlerin akıllı kombinasyonudur” (aktaran; Ataman, 2018) şeklinde bir tanım geliştiren Giffinger ve diğerleri (2007) tarafından, akıllı destinasyonların boyutlarını altı başlık altında ele alınmıştır. Bunlar; akıllı ekonomi, akıllı ulaşım (hareketlilik), akıllı yönetişim, akıllı çevre, akıllı insan ve akıllı yaşam olarak sıralanmaktadır. Avrupa Birliği tarafından da kabul gören (Lazaroiu & Roscia, 2012’den aktaran Kafa, Arıca, & Gök, 2020) bu boyutlar aşağıdaki gibi özetlenmektedir (Giffinger ve ark., 2007: 12).
- Akıllı Ekonomi: Yenilikçilik, girişimcilik, dönüşümcülük, ekonomik imaj ve ticari markalar, verimlilik ve üretkenlik, işgücü piyasasının esnekliği ve uluslararası piyasadaki entegrasyon unsurlarını içermektedir ve her yönüyle ekonomik rekabet gücü ile alakalıdır.
- Akıllı Ulaşım: Yerel, ulusal ve uluslararası erişilebilirlik, bilgi iletişim teknolojilerinin altyapısı, sürdürülebilir, yenilikçi ve modern ulaşım sistemlerinin mevcudiyeti unsurlarını içermektedir ve insanların destinasyondaki hareketliliği/dolaşımı ile ilgilidir.
- Akıllı Yönetişim: Karar alma süreçlerine ortak katılım, kamusal ve sosyal hizmetlerin işleyişi, şeffaf yönetişim, siyasi strateji ve perspektifler unsurlarını içermektedir ve bir destinasyonun politik yönünün sürdürülebilirliği ile ilişkilidir.
- Akıllı Çevre: Doğal kaynakların (iklim, yeşil alan, flora, fauna vb.) çekiciliği, kirlilik, çevresel koruma ve sürdürülebilir kaynak yönetimi unsurlarından oluşmaktadır. Doğal kaynakları ve çevreyi korumaya yönelik tüm çabalarla ilişkilidir.
- Akıllı İnsan: Yerel halkın yeterlilik ve eğitim düzeyi, yaşam boyu öğrenmeye yatkınlığı, esnekliği, yaratıcılığı, açık fikirliliği, sosyal ve etnik çoğulculuğa karşı tutumu ve kamusal yaşama katılımı unsurlarından oluşmaktadır. Sosyal ve beşerî sermaye ile bağlantılıdır.
- Akıllı Yaşam: Kültürel tesisler, eğitim tesisleri, sağlık imkanları, bireysel güvenlik, konutların kalitesi, turistik çekicilik ve sosyal dayanışma unsurlarını içermektedir ve bir destinasyonun yaşam kalitesi ile doğrudan ilgilidir.
Yukarıda sıralanan özellikler doğrultusunda, bir destinasyona “akıllılık” niteliği sağlayanın; inovatif, verimli ve rekabetçi bir ekonomi, bilgi ve iletişim teknolojileri ile güçlendirilmiş bir ulaşım altyapısı, şeffaflığın ve ortak katılımın ön planda olduğu bir yönetim, çevre, atık yönetimi ve sürdürülebilirlik konularında duyarlı ve etkin bir sistem, bağımsız, eğitimli, açık görüşlü ve farkındalığı yüksek vatandaşların yaşadığı ve barınma, yeme-içme, eğitim, güvenlik, sağlık gibi temel ihtiyaçlardan sanat, kültür, sosyalleşme gibi çeşitli ihtiyaçlara kadar hepsinin kaliteli bir şekilde sağlanabildiği bir alan olduğunu söylemek mümkündür.
*Bu metin Araştırma Görevlisi İpek Itır Can’ın “Akıllı Destinasyonlar: Bilgi ve İletişim Teknolojileri ve Ötesi” başlıklı araştırma metninden alınmıştır.