Yavuz Can Yazıcı
 
Bildiğiniz gibi özellikle Covid-19 ile başlayan süreç, seyahat ve konaklama başta olmak üzere küresel turizm endüstrisinde ciddi bir durgunluk yaşanmasına neden oldu. Buna rağmen insanların temel hakları, evrensel olarak kabul görmüş ilke ve değerleri gereği özgürce gezmek, dünyada merak ettikleri yerleri görmek, iş yapmak konularındaki ihtiyaçları, bunları gerçekleştirmekteki istek ve arzuları turizm endüstrisini daha sağlıklı ve daha sürdürülebilir bir gelecek arayışına yönlendiriyor. Yapılan araştırmalar, teknoloji ve inovasyonun da desteği ile insanlarda bilgi temelli bir seyahat bilincinin oluştuğunu gösterirken, 2022 ve sonrasındaki hangi temel seyahat eğilimlerinin turizm endüstrisini şekillendireceğine bir göz atalım.
 
TEKNOLOJİ DESTEKLİ SEYAHATİN ÖNEMİ ARTACAK
 
Teknolojinin seyahatteki rolünün ve öneminin 2022 ve sonrasında artmaya devam edeceği artık yadsınamaz bir gerçek. Teknoloji çözümleri, dijital aşı pasaportlarından gerçek zamanlı seyahat bildirimlerine kadar hem kamuoyunu bilgilendirmede hem de tüm seyahat kararlarına rehberlik sağlamada çok önemli bir rol oynayacak. Ülkeler aşılı turistleri tercih etmeye başladıkça test, karantina ve form gereksinimleri destinasyonlar arasında farklılık göstermeyi sürdürecek. Uluslararası seyahat gereksinimlerinin yanı sıra seyahat koşullarının değişmesi durumunda yeni düzenlemelere dair bilgiler daha hızlı güncellenecek. Bu da gezginler için çok önemli bir teknolojik destek olacak. Daha da yaygınlaşması beklenen QR kodu ve mobil bankacılık aracılığıyla temassız ödeme gibi uygulamalarla birlikte temassız teknolojilerin artışı seyahat deneyimini daha da kolaylaştıracak.  Seyahat şirketleri de gezginleri güvende tutmak, yardım ve bilgilere anında erişim sağlamak için yenilikçi teknoloji çözümlerine daha çok yatırım yapma çabasına girecek. Uçağa binişte temassız check-in yaygınlaşırken uygulama üzerinden yemek veya hizmet siparişi verme veya Whatsapp üzerinden konsiyerj desteği bir gezgin için ekstra rahatlık sağlayan çözümler olacak. Ayrıca tesis süitlerinde, uçak kabinlerinde, müzelerde ve turistik mekanlarda sanal tur gibi çözümlerle AR/VR teknolojilerinin hızla yaygınlaşması da bekleniyor. Bu teknolojiler, gezginlerin bir destinasyonu daha kapsamlı bir şekilde araştırmasına yardımcı olacağı gibi seyahat planlamasında güven de sağlayacak.
 
KİŞİYE ÖZEL REHBERLİK VE BENZERİ HİZMETLER DAHA ÇOK TALEP EDİLECEK
 
Seyahat gereksinimlerine ek olarak gezginler, seyahatlerinin her yönü için uzman rehberlik isteyecek; çünkü birçok gezgin için günlük güzergâhlar oluşturmak artık çok daha karmaşık ve bunaltıcı bir süreç haline geldi. Geçmiş yıllarda gezi planlaması, inceleme siteleri veya kolayca web taraması yoluyla yapılmış olsa da şimdi gezginler gitmek istedikleri bir destinasyondaki aşılama durumunu, restoranlar veya tiyatrolardaki hijyen koşullarını ve belgelerini merak edip öğrenmek istiyor. Seyahat şirketleri gezginler için son derece önemli hale gelen sağlık ve güvenlik ihtiyaçlarını da karşılamak için çözüm arayışı içinde. Gezginler, turistik yerlere göre sağlık protokollerinden kalabalıklardan nerede ve ne zaman kaçınacaklarına dair öngörülere kadar seyahat planlamalarına daha fazla özen gösterme ve seyahatleri için hizmet aldıkları acentelerden kişiselleştirilmiş destek bekleme eğiliminde. Bir seyahat şirketi için bu eğilim ve beklentiler, seyahat pazarlamasını ve dijital stratejileri yeniden düşünmeyi gerektiriyor. Bu nedenle seyahat şirketleri destinasyonlar hakkında verecekleri bilgileri sosyal medya ve web sitelerinden tanıtırken gezginleri ve sevdiklerini güvende tutmak için daha detaylı ve güvenilir bilgiler sağlamak zorunda olacak. Çünkü gezginler için acenteler sadece A noktasından B noktasına ulaştıran bir hizmet sağlayıcı değil, seyahat boyunca kendilerini güvende hissedecekleri her türlü bilgi ve desteğin kaynağı konumunda olmak zorunda kalacak.
 
ZENGİNLEŞTİRİLMİŞ PROGRAMLA BİRLİKTE SOSYAL MESAFE VE HİJYEN ÖNE ÇIKACAK Gezginler için seyahat deneyimlerini “zenginleştirme” eğilimi daha da önem kazanacak. Pek çok gezgin Covid-19 nedeniyle erteledikleri seyahatler sonrasında şimdi sevdikleriyle yeniden beraber olmak, birlikte tatil yapmak istiyor. Bu nedenle artacak seyahat talepleri içinde her zamanki gibi deniz/kum/güneş tatilleri kadar keşfetmek istedikleri rüya gibi yerler, kültür, sanat ve yürüyüş rotaları, fotoğrafçılık veya kano gibi doğa odaklı etkinlikler olsa da bunların hepsinde aradıkları en önemli koşul “sosyal mesafe” olacak. Konaklama söz konusu olduğunda ise gezginler için temizlik ve güvenlik olmazsa olmazların başında. Avrupa Seyahat Komisyonu’nun yakın tarihli araştırmasına göre, gelecek yıl seyahat etmeyi düşünen katılımcıların yarısından fazlasının kısa süreli kiralamalar ve diğer konaklama yerleri yerine otellerde veya bağımsız tatil köylerinde kalmayı tercih ettiğini ortaya koyuyor. İşte bu eğilimler karşısında güvenilir bir turizm markasının gücü, temel sağlık önlemlerinin yerinde olacağı konusunda gezginler nezdinde “güven” verebilmektir. Bu güven algısı, bozulmamış doğa deneyimleriyle birleştiğinde gezginlerin yolculuğuna ekstra bir artı değer katar. Gezginlerin bu eğilimleri değerlendirildiğine tatil köyleri, farklı konaklama seçenekleri sunan otel markaları hijyen ve temizlik protokollerini, sağlıklı yaşam programlarını ve çevre dostu gezileri vurgulayarak potansiyel turistlerin ilgisini çekebilir.
 
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ARTIK TERCİH NEDENİ OLACAK
 
Gezginlerdeki sürdürülebilirlik eğilimi özellikle havayolu endüstrisini etkileyecek. Düşük karbonlu seyahat eğilimi, kuruluşların çevresel girişimlerini yakından takip eden gezginler arttıkça gelişmeye devam edecek. Örneğin, Google Flights artık çoğu uçuş araması için karbon emisyonu tahminleri sunuyor, bu da endüstrinin gezginlere sürdürülebilirlik bilgilerini sağlamada büyük bir adım. Turistler seyahat kuruluşlarından sürdürülebilirlik girişimleri konusunda giderek daha fazla şeffaflık talep etme eğiliminde. Turistler iklim krizinin daha çok farkına vardıkça karbon ayak izini azaltma ve sorumluluk bilinciyle tatilden keyif alma endişesi giderek artıyor. Yakın zamanda Sürdürülebilir Turizm Uygulamalarını Teşvik Etmek konusunda yapılan bir araştırma raporuna göre;

  • Gezginlerin yaklaşık %70’i endüstrinin daha çevre dostu seyahat seçenekleri sunmasını bekliyor.
  • Avrupalı gezginlerin %46’sı atık yönetimini en önemli çevre sorunu olarak görüyor.
  • Avrupalı tüketicilerin %40’ı iklim değişikliğini azaltmaya yardımcı olmak için uçmayı bırakacak.

Dünyanın dört bir yanındaki ülkeler Paris Anlaşması taahhütlerini yerine getirmek için çalıştıkça ve şirketler kendi çevresel hedeflerini belirlerken gezginler sürdürülebilirlik ve inovasyona odaklanan organizasyonlar arama eğiliminde. Plastik içermeyen girişimlerden karbon emisyonlarının azaltmasına kadar gezginlerin endişe duyduğu tüm konularda artık seyahat markaları da pazarlama ve tanıtımlarında bu konulara yer vermek zorunda kalacak.

 
GÜVENLİK VE SAĞLIK ODAKLI ÖNLEMLER DAHA DA ÖNEM KAZANACAK
 
Sağlığa ve zindeliğe öncelik vermenin ve doğayla buluşma özleminin yanı sıra gezginler bu inanç ve eğilimlere önem veren turizm markalarını tercih edecek. Örneğin yakın zamanda yapılan bir araştırmada ankete katılan ABD’li gezginlerin %70’inin uluslararası seyahat için aşı pasaportlarının gerekli olduğuna inandığını ve %68’inin gitmeyi düşündükleri ülkelerdeki pasaportlarla da ilgilendiğini ortaya koydu. Araştırmalardan anlaşılan o ki yeme/içme, perakende satış ve turistik destinasyonlarda sağlık odaklı önlemler uygulandığında gezginler kendilerini daha güvende hissediyor. Bu nedenle seyahat şirketlerinin yalnızca kendi güvenlik önlemlerini değil, ayrıca önerdikleri destinasyonlardaki yerel halkın sağlığı ve tesisler için alınan güvenlik standartları hakkında da bilgi vermesi gezginlerin tercihlerinde önemli bir kriter olacak.
 
İŞ SEYAHATLERİ EĞİLİMİ ÇOK YAVAŞ ARTACAK
 
Birçok kuruluş uzaktan çalışmanın verimliliğini keşfettiğinden kapsamlı kurumsal seyahatler, iş gezileri, ödül veya motivasyon gezileri pandemi öncesi yıllarda olduğu kadar yüksek bir öncelik olmayabilir. Bu nedenle etkinlikler devam etmeye başladığında daha fazla çevrimiçi eğitim ve web seminerleri, sanal veya hibrit konferanslar, en fazla kısa ve yakın bölgesel seyahatler görmeyi bekleyebiliriz. Yakın tarihte PWC tarafından yapılan araştırmaya göre, iş seyahatinde olanların %75’inin bir kez daha iş için seyahat etme fikri konusunda çok da heyecanlı veya istekli olmadığını ortaya koydu. Bununla birlikte bazı seyahat şirketleri, iş seyahati hissini yeniden canlandırmak ve teşvik etmek için kampanyalar başlatma hazırlıkları içinde. Seyahat gereksinimleri ve temizlik protokolleri hakkında net ve kapsamlı bilgilendirme yöntemlerine ek olarak seyahat şirketleri kurumsal müşterilerle empati kurarak bazı kolaylıklar sağlamaya başladı. Esneklik, anlık iptaller ve rezervasyonlar, geniş ve özel business class koltuklar, uzaktan çalışmaya uygun otel paketleri gibi tekliflerin tümü kurumsal müşterilerin endişe ve kaygılarını gidermeye yardımcı olacak şekilde çeşitlenerek artacak gibi görünüyor.
 
Turizm ve seyahat endüstrisindeki 2022 eğilimlerini özetlersek;
 
Neredeyse iki yıllık belirsizlikten sonra seyahatin geleceğinin nasıl göründüğü konusunda hâlâ %100 net olamayız, ancak en azından ufukta daha fazla ışık görebiliriz. Seyahat gereksinimleri, sağlık ve temizlik protokolleri, güvenlik önlemleri ve sürdürülebilirlik 2022’nin gündemdeki konuları arasında olacak.
Gezginler uzun mesafeli seyahat ve rüya gibi tatil hayallerini kurmaya devam edecek, ancak hayallerini gerçekleştirirken doğa ve çevreyi koruyan, sosyal mesafeli ve güvenilir destinasyonlara odaklanacak.
 
Teknoloji tarafında ise “temassız” uygulamalar daha aktif bir eğilimde olacak ve seyahat şirketlerinin müşterilerine dijital ve yenilikçi deneyimler yoluyla yolculuklarında daha fazla rehberlik ve kişiselleştirilmiş destek vermenin yollarını bulması gerekecek.
 
İş seyahatleri 2022’de yavaş yavaş geri dönecek, ancak tam bir iyileşme görmek için uzun bir yol var. Çünkü uzaktan çalışma ve sanal toplantılar giderek artarak hayatı kolaylaştırma eğilimini sürdürecek.